Belki de son dönemde yıldızı en çok parlayan, yeni mezunlar ve şirketler için ilgi çekici hale gelen, dışarıdan bakan insanlar için ise “Ne yapılıyor orada?” diye kafa karışıklığına sebep olan departmanımız: Araştırma Geliştirme (Ar-Ge). Firmaların organizasyonel ihtiyaçlarını karşılarken yeni ürünler üretmekle yükümlü olan bu departman, gelişim ile ilgili her türlü prosedürü yönetir. Yeni fikirlerinin tamamını planlamadan uygulamaya kadar kesintisiz geliştirme ve denetlemeyi yürütür.
Oldukça heyecanlı ve dinamik bir çalışma ortamına sahip olan Ar-Ge’nin genel prensibi; hızlı, ucuz ve kaliteli ürün geliştirmek olarak tanımlanabilir. Artık neredeyse her şirketin Araştırma Geliştirme departmanı olduğunu ve tüm Ar-Ge departmanı çalışanlarının birbiriyle rekabet ettiğini düşünürsek ortamın oldukça dinamik olduğunu düşünmek hiç de zor değil. Sizin geliştirdiğiniz bir ürün ya da hizmetin patenti daha önce alınmış ya da daha iyisi çoktan yapılmış olabilir. Aynı şekilde herkes tarafından o an için kabul görülen bir fikir yeni bir teknolojik gelişme ya da akım yüzünden artık o kadar da ilgi çekici olamayabilir.
Ar-Ge, tüm departmanlarla iş birliği içinde olsalar da pazarlama ile daha sıkı iş takibi yürütebilir. Geliştirdiği tüm süreci raporlamak, projelerini denetlemek ve sonuçlarını analiz etmek, planları eldeki bütçe ve planlara göre şekillendirmek başlıca görevleri arasındadır. Eğer mühendislik mezunu ve Ar-Ge departmanında çalışmaya hevesliyseniz kendinizde aramanız gereken bazı özellikler var demektir. Sürekli inovasyona ve yeni fikirlere açık, sabit bir düşünce üzerinde yoğunlaşmaktan kaçınan fakat savunduğu fikri sonuna kadar geliştirebilecek, etkin karalar alabilme ve inisiyatif alma konusunda sakıncası olmayan ve ekip çalışmasına oldukça müsait bir yapıda olmanız gerekmektedir.
Son dönemde Endüstri, Kimya, Matematik ve Malzeme-Metalurji mühendislerinin oldukça ilgi gösterdiği bu departman şüphesiz birçok sektörde öncülük etmeyi sürdürecektir. Kariyer yaşantınızda Ar-Ge departmanında olmaya yer vermek isterseniz sınırlarınızı zorlamayı ve kalıplarınızın dışına çıkmayı alışkanlık haline getirmenizi tavsiye ederiz!